| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| Phrasals | ||||
| Öbek Fiiller | feed (something) to (someone) f. | (birine bir şeyi, yalanı) yedirmek | ||
|
A banned carcinogenic herbicide was found in grain fed to organic chickens in Germany in June. Haziran ayında Almanya'da organik tavuklara yedirilen tahılda yasaklı kanserojen bir herbisit bulundu. More Sentences |
||||
| Öbek Fiiller | feed (something) to (someone) f. | (birine) doğru olmayan (bir şey) söylemek | ||
| Öbek Fiiller | feed (something) to (someone) f. | (birine bir şeyi, yalanı) yutturmak | ||
| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| Phrasals | ||||
| Öbek Fiiller | feed (something) to (someone or an animal) f. | (birini/bir hayvanı bir şeyle) beslemek | ||
|
She would often bring home table scraps from the restaurant where she worked to feed to her dog. Köpeğini beslemek için sık sık çalıştığı restorandan eve sofra artıkları getirirdi. More Sentences |
||||
| Öbek Fiiller | feed (something) to (someone or an animal) f. | (birine/bir hayvana) yiyecek (bir şey) vermek | ||
| Öbek Fiiller | feed something back to someone f. | bir şeyi birine geri vermek | ||
| Öbek Fiiller | feed something back to someone f. | bir şeyi birine geri teslim etmek | ||
| Idioms | ||||
| Deyim | feed something to someone f. | birisine yalan söylemek | ||
